hakkımızda                           irtibat           

  Anasayfa  

MUHARREM ÖZEL

MATEM MECLİSLERİNİN ÖNEMİ

 

Tarih boyunca Ehlibeyt için yapılan matem meclisleri, Şia mektebinde önemli bir yere sahiptir. Özellikle Muharrem ve Aşura merasimleri bu mektebin canlı ve ayakta kalmasını sağlamıştır. Ama bu matem toplantılarının hakikati, henüz birçok kesim tarafından anlaşılamadığı görülmektedir.

Bu merasimleri boş olarak görüyor, tarihde vuku bulmuş bir olay için bu kadar üzülmenin, gözyaşı dökmenin yersiz olduğunu düşünüyorlar. Bazıları  İmam Hüseyin’e ağlamanın sevabından hareketle matem toplantılarının yapılması gerektiğini, tarihde eşi, benzeri olmayan bu katliam karşısında ağlamamanın İmam Hüseyin’e yapılmış bir zulüm ve haksızlık olacağını vurgulamışlardır. Diğer bazıları ise ağlamanın asıl hedef olmadığını matem meclislerinin bir vesile olarak kullanılması gerektiğini savunurlar. Bu görüş sahiplerinin hiç birisi matem meclislerinin hikmetini bütün yönleriyle anlayamamışlardır.

Matem meclislerinin, mersiye ve ağıtların, sinezenlerin hakikatına bakıldığında ve İmamların bu amellere teşvik eden rivayetleri incelendiğinde meselenin hiç de öyle basite alınmaması gerektiği ve  ne denli dünyevi ve uhrevi faydaları olduğu görülecektir.

Kerbela kıyamının neden gerçekleştiği ve İmam Hüseyin’in Kerbela’da neden şehit edildiği, Aşura günü nasıl bir katliam yapıldığı sorularının cevabı araştırıldığı zaman bu matem meclislerinin felsefesi anlaşılacaktır. Bu yazımızda matem merasimlerinin ve İmam Hüseyin’e ve Kerbela şehitlerine neden ağlandığının felsefelerinden bir kaçına değinecegiz

Matem merasimlerinin hikmeti ve İmam Hüseyin’e ağlamak

1-     Bu merasimler, İmamın kıyamının felsefesini anlamak ve zamanının tağutu karşısında nasıl bir mücadele sergilediğini ögrenmekle birlikte günümüz tağutlarına karşı ilahi vazifenin ne olduğunun bilincine varıp ne yapılması gerektiğini anlamak için yapılır.

2-     Bu merasimler, İmam Hüseyin’in asırlar önce İslam’ın yok olmaması, insanların hür ve özgür yaşamaları için gerçekleştirmiş olduğu kıyamı yaşatmak ve gelecek nesillere, bizlere nasıl ulaşıp hayat verdiyse onlara da ulaştırıp hayat kazandırmak içindir. Çünkü kuruyan İslam ağacını kanıyla sulayan, rafa kaldırılmış Kur’an’ı hayata geçirmek için canını, malını herşeyini bu yolda feda eden Peygamberin torununun şehadeti canlı tutulmalıdır. Hayatın gerçek felsefesi bu kıyamda beyan edilmektedir.

3-     Bu matem merasimleri, hak yolunda mücadele edenlerin vahdet ve birliğini sağlayıp tağutlara karşı mücadelede organize olmalarını sağlar.

4-     Kerbela ve Aşura bir semboldür bütün hürriyet savaşcılarına. İmam Hüseyin bir önderdir bütün alem için. Bu ilahi sembollerin yaşatılması, ilham kaynağı olan İmam Hüseyin’in tanınması için bu merasimlerin yapılması gerekiyor.

5-     Bu merasimler; sinezen, mersiye ve ağıtlarıyla İmam Hüseyin’le bir gönül bağı kurmayı sağlar.

6-     İmam Hüseyin ve Kerbela şehitlerine ağlamanın kendisi bir fazilet ve üstünlüktür. Bir  rivayette şöyle belirtiliyor: „Hüseyin’in şehadetinden dolayı müminlerin kalbinde asla sönmeyen bir ateş vardır, (bu musibet için) kim ağlar ve ağlatırsa veya ağlamış gibi yapıp hüzünlenirse cennete girer.“ Diğer bir rivayette şöyle buyurulur: „Kıyamet günü bütün gözler ağlar, Hüseyin’in musibetine ağlayan göz hariç, o göz, güler ve cennet nimetleriyle nimetlendirilir.“

İmam Hüseyin’e ve Kerbela şehitlerine ağlamanın ahirette sevabı olduğu gibi dünyada da şehidin hedefini yüceltir, kıyam mektebini yaşatır. Bu matem merasimlerinde ne kadar ağlansa İmam Hüseyin’e ve Kerbela şehitlerine bir fayda sağlamayacaktır ama İmam ile gönül bağı kurmak isteyenlerin kalplerini manevi yönden güçlendirecek ve kalpleri birbirine yaklaştıracaktır. Olay sadece gözden yaş akıtmak değildir, bu ibadi ve manevi bir eylem olduğu gibi siyasi bir eylemdir. Hedef doğrultusunda kenetlenmeyi ve güçlerin birleştirilmesini sağlayan bir ameldir.

Masum İmamlar bu merasimlerin yapılmasını istemiş ve böylece Kerbela ve Aşura’nın unutulmasını engellemişlerdir. İmam Seccad, Kerbela vakıasından sonra yirmi yıl boyunca hep ağlamış ve matem meclisleri düzenlemiştir. İmam Bakır (a.s) kendi zamanında matem merasimleri düzenlediği gibi kendi şehadetinden sonra da İmam Hüseyin için on yıl boyunca her yıl Mina da mersiye ve ağıt okunmasını vasiyet etmiştir. İmamın özellikle hac mevsiminde hem de Mina da istemesi bu amelin hem manevi hem de siyasi olduğunu gösteriyor. Çünkü bu merasimlerde kıyamın hedefleri açıklanacak, zamanın tağutunun yaptığı zulümler beyan edilecek, hacılar İmam Hüseyin’in gerçek hedefinin ne olduğunu öğrenecekler ve  kendi bölgelerine döndükleri zaman Kerbela mesajını kendi halklarına ulaştıracaklardır. Böylece insanlar hak ve batılı öğrenmiş olacaklardı.

Bütün bunların yanısıra ağlamak, mersiye ve ağıt okumak, sine vurmak Ehlibeyt ile gönül bağı kurmaktır.

Gözyaşı, muhabbetin izharı, kalbin dili, aşkın nişanesidir.

Gözyaşı, duygu ve hislerin tercümanıdır.

Gözyaşı, İmam ile dertleşmek, Ehlibeytin hüznüne ortak olmaktır.

Gözyaşı, ruhun ateşini söndürür kalpdeki Hüseyin aşkını alevlendirir.

Gözyaşı, sussuz kalpleri sirab eder.

Gözyaşı, Aşura mektebinden beslenme gıdasıdır.

Bunu anlayabilmek için Hüseyin kıyamını, Kerbela mektebini, Aşura hamasisini anlamak gerek. Daha doğrusu İlahi Aşkı anlamak gerek ama akılla değil tertemiz bir kalple.   

sabahyil@iqraa.de

Geri dön

   
  Gündem    

 

Hüseyin bendendir, bende Hüseyinden.

Resulullah (s.a.a)

  

  Siyaset    
  Bilim    
  Yazı Dizisi    
  Kültür - Sanat    
  Soru - Cevap    

 

MUHARREM ÖZEL