hakkımızda                           irtibat           

  Anasayfa   GÜNDEM

 Afganİstan’dan Irak’a ABD Pİyonları 18.01.2005

 Afgan halkının doğu blokunun emperyalisti Sovyetler Birliğine karşı verdikleri mukaddes savaşı, uzun yıllar hiçbir mezhebi ayrıma izin vermeden; sunnisi, şiasi, hiçbir ırki farklılık göstermeden; peştusu, hazarı, özbeki ve diğer etnik gruplarının omuz omuza mücadelesi ile sürmüş ve neticede bu emperyalist gücü dize getirmiştir. Onların kahramalıkları akıllardan silinmedi, onlara duyulan sevgi ve muhabbet hep kalplerde yaşayacak.

Onlar her türlü imkansızlığa rağmen dağlarda mücadele verirken kapı komşuları Pakistan’daki gelişmelerden habersizdiler. Kızıl orduyu vatanlarından dışarı atmışlar bir emperyaliste karşı zafer kazanmışlardı. Daha zeferlerini gönüllerince kutlayamadan ve İslami hükümetlerinin temellerini sağlamlaştıramadan , gizli eller iç kargaşa çıkarmaya başladı; mezhepler arasına tefrika salıp ırki ihtilafları körüklediler. Böylece iç savaş çıkararak asıl hedeflerını uygulamaya ortam hazırlıyorlardı. Derken, kimsenın tanımadığı bir grup ülkede kardeş kanı akıtıyorsunuz diye ülkeye el koyuyordu. Evet, bu grup ABD’nin uzun yıllar Suudilerin parasal ve ideolojik yardımıyla eğitip beslediği TALİBAN’dan başkası değildi. Dini alanda vahabi zihniyeti ile eğitilen irticai İslam anlayışına sahip Taliban, askeri ve siyasi alanda da CIA ajanları tarafından yetiştirilmişlerdi. Hem sunni İslam anlayışı ile hem de şia İslam anlayışıyla bağdaşmayan bu irticai zihniyet, ABD’nin siyaseti doğrusunda kendilerini kabul etmeyen her müslümanı tekfir edip onlara karşı cihat etme küstahlığını da göstermekten geri durmadılar. 11 Eylüle kadar ağalarına hizmet eden Talibanları yeni bir görev bekliyordu; malum 11 eylül faciasını yaşatmak, bunun için en uygun piyon El-Kaide idi. Kendi elleriyle besleyip büyüttükleri el- Kaide, tarihi bir dönüm noktası olacak olayı gerçekleştirmek için görev almıştı. 11 Eylül olayı gerçekleşti daha olayın gerçek yüzü belli olmadan el- Kaide suçlandı ve Taliban ve el-Kaide’nin yok edileceği dünyaya duyruldu. Derken ABD, Afganistan’ı işgal etti ve kuklasını oraya yerleştirdi. Aylarca direniş sürdü bu işgale karşı, dünya müslümanları afgan halkının yanında olduğunu izhar ederken el- Kaide’ye karşı muhabbetleri de artıyor, onları mucahid ve Allah savşcıları olarak görüyorlardı. Kimse madalyonun diğer tarafına bakma ihtiyacı duymuyordu. İrticai zihniyete sahip Talibanı ve ABD’nin maşası olan el-Kaide’yi, ABD ajanlarının eğittiğini unutmuşlardı, Taliban nasıl ortaya çıktı, el- Kaide nasıl meydana geldi, gücünü nerden alıyor, bunları kim eğitti, kimse sormuyordu, sadece zahirde ABD düşmanı görünmeleri onları desteklemeye yetiyordu. El- Kaide dağlara çekildi herkes gücünü toplayıp işgalcilere karşı mücadeleyi sürdüreceğini beklerken el- Kaide örgütü ve liderleri kendilerine verilecek yeni bir görevi bekliyorlardı. Afganistan’da seçim falan derken kukla rejim yerleşti, bir kaç göstermelik eylemler yapılsa da ABD, Afganistan’da hedefine ulaşmıştı. Aradan yıllar geçmesine rağmen neden hala yakalanmadılar, neden örgüt çökertilemedi, neden liderleri Usame bin Ladin ve Zevahiri ve diğerleri henüz piyasadalar,  bunu anlamak çok zor olmasa gerek. Artık Taliban ve el- Kaide’nin görevleri Afganistan’da bitmişti. Daha Afganistan işgalinin başlangıcında ABD, Ortadoğunun haritasını değiştireceği hedefinde olduğunun ve Irak’ı vuracağının sinyallerini veriyordu. Irak’da kendisini bekleyen tehlike ve sorunların neler olacağını tam hesab edemese de aşağı yukarı biliyordu. Zaman kaybetmeden, önce dünya kamu oyunu Irak işgaline hazırlamaya başladı ve hemen arkasından işgali gerçekeleştirdi, Irak rejimi göstermelik mukavemetiyle bu işgalin danışıklı bir döğuş olduğunu gizlemeye çalışsa da çok geçmeden foyaları ortaya çıktı. Saddam’ın, ABD’nin kuklası olduğuna inanmak istemeyenler zor da olsa bu gerçeğı kabullenme zorunda kaldılar. ABD, beklemediği bir halk dirnişiyle karşılaştı; vatan ve dinleri için mücadele verecek mücahidleri hesaba katmamıştı, sunni, şia bütün müslümanlar bu işgalin meşru olmadığını ABD ve işgal güçlerinin bir an önce ülkeyi terk etmelerini istiyordu. Bunun için de beraberce mücadele ediyor, eylemler yapıyorlardı. Irak’ın çoğunluğunu oluşturan Şiaların direnişinin müslümanların da uyanışına sebep olması ABD’yi zor durumda bırakmış ve planlarını alt üst etmişti. Bu arada Saddam’dan geri kalan Baas partisi kırıntıları göstermelik eylemleriyle ABD’nin ekmeğine yağ sürüyorlardı. Şia direnişini kanlı bir şekilde bastırarak mukaddes mekanlardaki türbelerin dahi saygınlığını ayaklar altına alan ABD, her yerde katiamlar yaptı. Şialar, bu katliamlardan sonra bir taraftan kendi içinde birliğin sağlanması peşindeyken, diğer taraftan da ülke çapında islami bir vahdet için  şia - sunni uleması ve otoriteleri çaba harcıyorlardı, bu arada büyük şeytan ABD, bunu kendisi için büyük bir tehlike gördüğünden bir köşede sakladığı maşalarını devreye sokuyor; müslümanlar arasında tefrika salmak, onların vahdet sağlamalarını engellemek için.

İşte Afganistan’da görevleri biten el- Kaide ve vahabbi zihniyetli Taliban teröristleri daha işgalin başlanında Irak’a kaydırılıyor yeni vazifeleri için işe koyuluyorlardı. Bu dafa sahnede Zerkavi vardı; Usame bin Ladin’in sağ kolu. Zerkavi’ye üç önemli görev verilmiş; 1- Şia – Sunni vahdetinin gerçekleşmesini engellemek. 2- Sunnileri kendi saflarına çekip Şialara karşı bir güç oluşturarak Şiaların ülkeye hakim olmalarını engellemek. 3- Eylemleriyle Irak’daki kaos ortamının devam etmesini sağlamak. Böylece ABD, hedefine ulaşmış olacaktı.

Afganistan’da el-Kaide’ye sempati duyanlar şimdi Zerkavi’yı takdir etmeye başlamışlardı. Ehl-i Sünnet inancına sahip müslümanlar geç de olsa Zerkavi’nin gerçek çehresini görmeye başladılar. Felluce’de, ABD, Zerkavi’yi bahane edip katliamlar gerçekleştirdi; onbinlerce müslüman şehid edildi onbinlercesi evsiz barksız kaldı ama Zerkavi hala hayatta ve örgütü çökertilmedi bir dahaki görev için bekletiliyor.

Irak’da, Şia – Sünni arasında bir problem yok, sorun terörist bir örgüt olan ABD’nin maşası Zerkavi grubunun şia- sünni demeden ülkede eylemler yapıp Emperyalistlere hizmet etmesidir. Zerkavi grubunu  Ehl-i Sünneti camiasından ayırmak gerekir.

Irak’da seçim arefesinde gelişen olaylar bu planın bir parçası; çoğunluğunu Şiaların oluşturduğu Irak halkının Irak Parlemento seçimlerine yaklaştığı bugünlerde, ABD kukla bir rejim oluşturma peşinde, Şialar, nüfusun çoğunluğunu oluşturdukları gerekçesiyle parlementode çoğunluğu sağlama niyyetinde, Sunniler bir taraftan Şialarla ittifak oluşturup haklarını alma düçüncesindeyken diğer taraftan seçimlere katılmama tehdidinde bulunuyorlar, Zerkavi ise kendisine verilen görevi en iyi bir şekilde yapma çabasında.  

İşte büyük şeytan ABD’nin Afganistan’dan Irak’a nasıl bir oyun oynadığı ve kimleri hedefleri doğrultusunda kullandığı gerçeği.         

abdullahozgur@iqraa.de  18.01.2005  

               
Geri dön

 

 Irak Seçİmlerİ  29.12.2004 

30 Ocakta yapılması planlanan Irak millî kurultayı seçimleriyle 275 milletvekilinin seçilmesi bekleniyor. Irak seçimleri, ülke içi ve dışında bir günde gerçekleşecektir. 18 yaş ve üzerinde bulunanlar, bu seçimlere katılarak oy kullanabilecektir.

 

ABD’İn Irak Seçİmlerİ SonrasI Endİşesİ 21.12.2004

 ABD, Irak seçimlerinden Şiaların zaferle ayrılmalarından büyük endişe duymaktadır.

Washington Post Gazetesi: “İran, ABD’nin Irak’daki güçünü ve hedeflerini tehlikeye sokarak büyük bir zafer kazanma konumuna gelmiştir.” başlığıyla yayınladığı “Irak Seçimi’nin Analizi” adlı yazıda şöyle devam ediyor: “

 

Irak ve 30 Ocak Seçİmlerİ 16.12.2004

Dünya kamuoyu Irak’daki 30 ocak seçimlerini beklerken ülkede sular durmuyor, hergüne yeni bir katliam haberi ile başlanıyor. Irak’ın durumunun bölge ülkeleri, ortadoğu ve İslam alemi için ne kadar önemli olduğu inkar edilemez bir gerçektir.

 

   
  Gündem    

AMERİKA'NIN SİYONİST OYUNU

Amerika'nın 1979 İran İslam devrimiyle başlayan, Sovyetler Birliği’nin ve komünizmin yıkılışıyla hızlanan bir siyonist plan ve projesinin var olduğunu bir çok kimse bilmiyordu ve halada bilmiyor. Amerika, komünizmin yıkılışından sonra kendi emperyalist düzenini ve diktatörlüğünü sürdürebilmesi için yeni bir düşman tespit etmesi gerekiyordu....   01.06.2004

 

Amerİka Irak’ta Kukla Arıyor  17.01.2005

Washington devlet yetkilileri, Amerika’yı Irak’ta çok zor bir dönemin beklediği öngörüsünde bulunmuşlardır. Irak Millî Meclisi seçimleri öncesinde öne sürülen bu görüş, seçkin Amerika devlet adamlarından en az beşinin farklı televizyon kanallarında yapmış oldukları röportajlarda dile getirilmiştir.

 

IRAK´DAKI ŞİA GRUPLARI

Tarih boyunca farklı mücadelelere sahne olmuş Irak toprakları günümüzde de çeşitli grupların kendi alanında mücadele verdiği bir ortam sergilemektedir. Bu kutsal toprakların her karışını yiğitlerin izleri ve şehitlerin kanlarının süslediği Irak yine tağutların zulmüne ve...

 

 

 

 

  Siyaset    
  Bilim    
  Yazı Dizisi    
  Kültür - Sanat    
  Soru - Cevap    

 

MUHARREM ÖZEL

 

   

 

SİYASET            

İslamda Devlet Sistemİ

İnsan toplumun temel ihtiyaçlarından biri, toplumu idare edecek, toplumun işlerini düzene koyacak, birey ve toplumun menfaatlerini koruyacak bir devlet ve hükumettir.Toplumun  ve fertlerin çıkarlarını korumak, bireylerin karşılıklı vazifelerini belirlemek...

 

KÜLTÜR            

HUNTİNGTON’NUN YENİ SENARYOSU

1993 yılında Medeniyetler Çatışması (The Clash of Civilizations) adlı tezinin Foreign Affairs´te yayınlanmasından sonra o güne kadar stratejilerini sessizce üreten Harvard Profesörü Samuel P. Huntington, 1996 yılında bu tezinin kitap haline getirilip aynı adla dünya dillerinde basılmasının ardından geleceği en iyi analiz edebilen bilim adamı olarak lanse edilmeye başlandı. 26.06.2004