hakkımızda                           irtibat           

  Anasayfa  

GÜNDEM

ABD Hedeflerİne UlaŞabİldİmİ ?

ABD, bu saydığımız hedeflere ulaştı mı? Ulaşamadıysa neden ulaşamadı?

ABD bu hedeflerden yalnızca birisine ulaştı; Irak’a hakim Baas partisini ve Saddam’ı yok etmek, gerçi bu ABD’nin asıl hedeflerinden biri değildi ama diğer hedeflere ulaşmak için bu gerekiyordu.

Aslında  ABD, Saddam’ın başta kalıp kendi kuklalığını ABD’nin gölgesinde devam ettirmesi arzusundaydı ama Saddam kabul etmeyince başka seçenek kalmamıştı. ABD’nin işgalin başında başarılı olmasının sebebi çok aşikardır çünkü Saddam’ın Irak’ta Baas partisinden, özel ordusundan ve polis teşkilatından başka destekcisi yoktu, halk neye mal olursa olsun Saddam’ın şerrinden kurtulmak istiyordu. Halk Saddam’a yardım etmediği için ABD başarılı oldu. Teknolojik silahlara sahip, güçlü bir ordusu olan ve istihbaratı güçlü bir ABD, Saddam’ı devirip Irak’ı işgal etti.

Ama diğer hedeflerine ulaşamadıkları gibi birçok alanda geri adım atmak zorunda kaldılar. Bazıları ABD’nin işgal sonrası için planı olmadığından bu gelişmeler oluyor diyorlar ama pek de öyle değil. ABD’nin Saddam’ın devrilmesinden sonrası için de plan ve projeleri vardı ama Irak halkı hakkındaki eksik bilgileri ve yanlış analizleri ABD’yi bu duruma düşürmüştür. Kabul etmemiz gerekir ki, ABD gerçekten bir bataklığa saplanmış durumdadır. Amerika Bağdat’a girdiği zaman yine demiştik ki, ABD bataklığa girdi. Şimdi bu bataklıktan nasıl kurtulmanın yolları aranıyor, Beyaz Sarayda, Amerika Kongresinde kurtulma yolları  tartışılıyor. ABD müttefikleri de aynı sözleri söylemeye başladılar.

Ama önemli olan şu ki, neden böyle oldu, ABD neden belirlediği hedeflere ulaşmaktan uzaklaşıyor.

 1. Irak halkının bu işgale karşı gelmesi; tabiki her millet gibi Irak halkı da ülkelerinin işgal edilmesine karşı gelecektir. Bu, Irak halkına özgü değildir, her millet başkalarının gelip ülkelerini işgal edip onları istedikleri gibi yönetmelerine razı olmaz. Dolayısıyla Irak halkı da ABD’nin Irak’ı işgal edip yerleşmelerine karşı geliyorlar. Irak halkı Saddam’ın gitmesini gerçekten istiyorlardı ama bu Amerika’nın işgalini kabul edecekleri manasına gelmezdi.

 2. ABD, Irak’ı kontrol altında tutacak kurumlara sahip değildi; en önemlisi de buydu zaten. Saddam Amerika ile işbirliği yapıp başda kalıp Amerika’nın emriyle ülkeyi yönetseydi bu sorun Irak ordusu, Baas polisi ve istihbaratı aracılığıyla halledilirdi. Ama şimdi Amerika’nın bu imkanı yok. Ülkenin iç güvenliği, sınırların kontrolü, ülkenin yeniden yapılanması Amerika’nın oraya yığdığı askerle olacak işler değildir. ABD ancak kendi askeri üsslerini ve yerleştikleri bölgeleri korumaya güçleri yetiyor. Geçen hafta İspanya dış işleri bakanı açıklama yaptı: „Askerlerimizin yarısı askeri üsslerde diğer yarısı da onları koruyor“.

Zannedildiği gibi halkın arasında değiller, halkla kaynaşmamışlar, halkın arasında rahat gezemiyorlar, sınırları kontrol edemiyorlar.

3. Saddam yanlılarının tasfiyesi; Saddam taraftarlarının bir bölümü ABD’nin işgaline onay verdiler ama hem halk düzeyinde hem de ordu düzeyinde büyük bir bölüm razı değildi. Bunları tasfiye etmek için uzun bir zamana ihtiyaç vardır, bir kaç gün ve ayda halledilecek bir sorun değildir. Baas partisi yanlılarının tasfiyesi iç emniyetin sağlanması gerekir ama Amerikalılar Saddam yanlılarını yok etmeye başladılar; polis teşkilatını, orduyu, istihbarat birimlerini, emniyet ve güvenlik güçlerini devre dışı bırakıp dışa attılar. Çok acemi ve bilinçsizce hareket ettiler. Bir anda ortada kaldılar; şehirler, köyler, yollar, sınırlar polissiz ve emniyet güçlerinden yoksun kaldı. Savaşa maruz bırakılıp işgal edilen bir ülke, işsiz, fakir ve her alanda sorunu olan bir halk nasıl polis ve emniyet güçleri olmadan idare edilecekti. Dış ülkelerden gelecek bir tehdit yoktu ama ABD askerini tehdit edecek bir iç güç oluşmuştu.

4. Halkın elindeki silah; Saddam, ABD saldırmadan önce bir taktik uyguladı, elinde bulunan silahları halka dağıttı; kendilerine halk ordusu denilen milyonlarca insana Irak’ın heryerinde şehirlerini korumaları için 6 ay boyunca silah verildi. Saddam’ın silahlarının, elegeçirilen çok az bir miktarı hariç hepsi halkın eline geçti. Şimdi her evde, her sokakta, her mahallede silah anbarları olabilir. Her türlü silah ve patlayıcı madde işgal güçlerine karşı kullanılıyor, duracağada benzemiyor, ellerinde o kadar silah var ki, bitecek gibi de değil. Üstelik halk, Saddam gittikten sonra silah depolarını yağmalayıp bütün askeri malzemeleri; silah, muhimmat, askeri arabalar v.s. alıp götürdüler. Şimdi ABD böyle bir sorunlar karşı karşıya kalmış ve sorunu çözemiyor. Yüzbinlerce polis, emniyet güçleri, savaş eğitimi görmüş ordu mensupları bir anda ortada işsiz kaldılar, bunların gelecekleri, aileleri düşünülmedi yalnızca bir bölümüne henüz ne olduğu belli olmayan emeklilik sandığından karşılanacağı sözü verildi. Bunun da bir sus payı olduğunu herkes anladı. Şimdi işgal güçleri bu halk gücüyle karşı karşıya kalmışlar.

5. ABD, Saddam yanlısı polis, emniyet ve güvenlik güçlerini ve ordusunu kullanmış olsaydı bile halk kabul etmezdi. Irak’ın her bölgesinde halk Saddam rejiminde görev yapmış, işkence ve katliama adı karışanlardan intikam alıyorlar; evlerini basıyorlar, öldürüyorlar ve kimse onlara yardım edemiyor, Amerika askerleri bunlara müdahale edecek durumda değil, ne yapacaklarını şaşırmışlar.

6. Dağılan Baas partisi elemanlarının karşı güç haline gelmesi; yüzbinlerce Baas partisi üyeleri yıllarca Irak’ı yönetmiş kadro, Irak’ın her bölgesinde neler oluyor biliyorlar, istihbarat elemanları her bölgedeki teşkilat üyeleriyle irtibat halindeler, bunlar gelecekte ülkeye tekrar hakkim olma ümitlerini yitirmişlerdir. Şu anda silahlı ve tecrübeliler Irak’ın her tarafına yayılmışlar ve ABD için büyük bir tehlike oluşturuyorlar.

7. Irak’ta bulunan karşı guruplar; bir tarafta 30 yıl boyunca zulüm ve katliam yapmış Saddam yanlıları ve diğer tarafta mazlum ve intikam duyguları taşıyan halk. Bunları birbirine yakınlaştırmak, barıştırmak öyle kolay değildir, birbirini yok etmek isteyen böyle iki düşman grubun bir toplumda barış içinde yaşamalarını sağlamak hüner ister. Bunların Irak’ta kardeşce yaşamalarını sağlıyıp topluma huzur getirmek için bir mucize gerekir. ABD, halledemiyeceği bu sorunla da karşı karşıya kalmıştır.

8. Sınır sorunu; Irak’ın sınır meselesi büyük bir beladır. İran, Türkiye, Suriye, Ürdün, Arabistan ve Kuveyt gibi ülkelerle komşudur. Bu ülkelerin sınırlarından dost olsun düşman olsun istediği gibi girip çıkabiliyor, istediklerini getirip, istediklerini götürebiliyorlar. Komşu ülke mudahale etmediği müddetçe istedikleri şekilde hareket edebiliyorlar. Gerçekten sınırsız bir ülke konumunda hiç bir kontrol yok, herkes istediği malı gümrüksüz, vergisiz ülkeye sokabiliyor. Halkın ihtiyacı olan malları kaçakcılık şebekeleri istedikleri gibi ülkeye getiriyorlar, istediklerini Irak’tan kaçırıyorlar, sınırlarda ne kanun var ne yasa. İşgalciler ülkeyi böyle yönetiyorlar. Bu sorunu halletmektende acizler.

9. Terörist yuvası olmuş; bu boşluktan yararlanarak dünyanın dört bir yanından teröristler Irak’a hücum etmiş, Irak bir terörist cenneti olmuştur. Kendisine barınacak yer bulamayan teröristler gruplarını buraya getirip istedikleri gibi örgütleniyorlar, her yerde istedikleri silahları temin edebiliyorlar, ne kontrol var, ne polis, ne de emniyet güçleri. ABD iki yıl boyunca bütün dünyaya, teröristleri zor durumda bırakmak için onların banka hesaplarını dondurmalarını, sınırlarda güvenlik ve kontrolleri çoğaltmalarını ve istihbarat işbirliği yapmalarını haykırıyordu. Zor durumda kalan teröristler şimdi Irak’a yerleşerek istedikleri gibi gezip dolaşıyorlar, istedikleri gibi plan yapıp mesaj veriyorlar. Bunlara dur diyecek kimse yok.

10. Ansar-il İslam grubu; bu grup İran sınırına yakın Süleymaniye bölgesine yerleşmişler. ABD işgalin başlangıcında onları bombalayıp bazılarını öldürdü. Ancak Amerika Irak’a yerleştikten sonra bu boşluktan yararlanıp tekrar örgütlenerek, dünyadaki dost ve sempatizanlarını toplayıp Irak’ta güçlü bir grup haline geldiler ve büyük hedefleri olduğunu söyleyerek ABD’yi tehdit ediyorlar.

11. Yeni grupların türemiş olması; her gün Irak’ta çeşitli sebeplerden dolayı yeni gruplar ortaya çıkıyor. Mesela Gazze’de İsraillilerin şehit ettiği Şeyh Ahmet Yasin’in intikamını almak için bir grup ortaya çıktı ve bu amaçla ABD askerlerine saldırıp öldürüyorlar. Irak herkesin çıkıp grup kuracağı bir hal almıştır. Bunu engelleyecek bir güç de yok.

12. Bedr ordusu; bu küçük grupların yanısıra güçlü, Irak’ta emniyet ve huzurun sağlanması için mücadele veren gruplar da var. Bedr ordusu bunlardan biridir. Bedr ordusu şu anda Irak’ta en önemli gruplardan biri konumda; halkla kaynaşmış ve Irak’ta halkın ihtiyacı olan toplumsal alanlarda faaliyet gösteriyor ve halka hizmet için mücadele ediyorlar. Halkla kaynaşan Bedr ordusunun askeri eğitimli olmaları ABD’yi tedirgin eden diğer bir unsurdur.

13. Mehdi ordusu; bunların yanısıra Irak’ta yeni oluşan ve ateşli gençlerden oluşan Mehdi ordusu, Saddam’a karşı mücadele vermiş şimdi de Amerika’ya karşı savaşıyorlar. Irak’ın her yerinde taraftarı olan güçlü bir grup olan Mehdi ordusu ABD’nin başını ağrıtan diğer bir sorun. Aynı şekilde mücahidler tugayı adıyla ortaya çıkan grup da Amerikayı zora sokan diğer bir sorundur.

14. Irak’ta nüfuz sahibi Havzeler; Irak’ta bulunan Havzeler halk üzerinde büyük bir nüfuza sahiptirler. Genelde Şialara ait olan bu Havzelerin yanısıra Ehli Sünnet havzeleri de etkin bir role sahiptir. Bu Havzelerde halk kitlesini, fetva ve konuşmalarıyla harekete geçirip ülke çapında etki bırakacak alimler ve şahsiyetler mevcuttur. Bu değerli şahsiyetler ABD’nin işgaline karşı olmalarıyla birlikte şimdilik maslahat gereği susmayı tercih ediyorlar. Eğer Irak’ta yapılanlardan ümitsiz olurlarsa verecekleri fetvalarla neler olacağını Allah bilir. devam

1 / 3

 

Geri dön

 

   
  Gündem    

 

“Şüphe yok ki Musa' ya Tevrat'ı verdik, ardından birtakım peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya apaçık deliller verip onu Ruh-ul Kudüs'le kuvvetlendirdik. Nefsinizin hoşlanmadığı bir emirle peygamber geldi mi demek ululanmak isteyeceksiniz, kiminiz onları yalanlayacak, kiminiz öldürecek ha....”

Bakara / 87

  Siyaset    
  Bilim    
  Yazı Dizisi    
  Kültür - Sanat    
  Soru - Cevap    

 

MUHARREM ÖZEL

 

   
 
     

 

 

 

 

Bir milyardan fazla müslümanın yüzde 70-80’ni bugün Amerika’dan nefret ediyor, bu da Amerikayı korkutmaktadır. Afganistan, Irak ve Filistin’de yapılan katliam ve zulümlerin hepsinin ABD tarafından yapıldığını biliyorlar.