|
|
Ayetullah Uzma Hamanei'nin Hac Mesajı
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd Âlemlerin Rabbi Allah içindir. Salât olsun Seyyidu'l-mürselin
Muhammed Mustafa'ya, onun pâk Ehl-i Beyt'ine ve sadık sahabesine.
Allah’u Teala Bakara suresinin 201. ayeti
şerifinde şöyle buyuruyor:
Hacc’a ait ibadetlerinizi bitirince babalarınızı andığınız gibi,
hatta ondan da üstün bir surette Allah’ı anın. Çünkü insanlardan,
“Rabbimiz, bize dünyada ihsanda bulun” diyenler vardır ki bu çeşit adama
ahiretten nasip yoktur.
Ey müslüman bacı ve kardeşler, Hacc günleri, umut ve müjde günleri
olduğu gibi, Tevhid evinin konukları arasındaki dayanışma görkemliliğini
de yansıtıp, kalplerde ümit yaratır. Hacc günleri ayrıca ilahî zikir
bereketleriyle canları tazeler ve rahmet kapılarının açıldığını
müjdeler.
|
Hac
mevsimi, her yıl olduğu gibi bu yıl da manevi müjdeleriyle ulaşmış ve
İslam dünyasının önüne değerli ve paha biçilmez bir fırsat sunmuş
bulunuyor. İştiyaklı yürekler her yöreden o mukaddes mekânlara ulaşmak
için çırpınmaktadırlar, fakat bu arzuya ulaşmış olan mutlu kimseler bu
büyük topluluğun ancak küçük bir bölümünü oluşturmaktadırlar ve işte bu
da sürekli coşmakta olan bu pınarın kalıcılığını sağlamaktadır.
Kardeşlerin, mahbubun evinde yıllık buluşması, kalpleri bir yandan
yaratılış kıblesine ve diğer yandan ayrı düşmüş dostlara kavuşturmakta
ve İslam ümmetinin varlığına hem manevi hem de siyasi yönde, yeni bir
canlılık ve neşe kazandırmaktadır.
Maddi kirlerden arınıp her yerde ve her işte (kalp nuruyla) yalnızca
yüce Allah'ı görmek, kısa bir dönem için bile olsa insan için büyük bir
kazanım ve azıktır. Haccın bütün adabı ve amelleri, hacı adayının böyle
bir manevi deneyim edinmesi ve bu lezzeti kalbinin derinliğinde
hissetmesi içindir.
Haccın siyasi açıdan temel ekseni ise, İslam Ümmetinin ortak kimliğini
göstermektir.
Mümin kardeşlerin birbirlerinden uzak kalmaları kötü düşünceli kimselere
meydan verir ve Müslümanlar arasında tefrika tohumunu yeşertir. İslam
Ümmeti çeşitli milletlerden, soylardan ve değişik mezheplere mensup
kimselerden oluşmuştur. Yerkürenin hassas ve önemli bir bölgesinde
coğrafi yayılımı beraberinde getiren bu çeşitlilik, bu güçlü yapının
etkin bir özelliği sayılabilir, onların ortak birikimlerini,
kültürlerini ve tarihlerini bu geniş alanda daha işlevli ve etkin
kılabilir ve sonuçta değişik insani ve doğal yetenek ve güçleri kendi
hizmetine alabilir.
Batı sömürgeciliği İslam ülkelerine girişinden beri bu noktayı dikkate
almış ve sürekli olarak tefrikacı faktörleri kışkırtmaya koyulmuştur.
Sömürgeci siyasetçiler, İslam ümmetinin ortak kimliğinin hayata geçmesi
halinde onların siyasi ve iktisadî sultalarının son bulacağını iyice
biliyorlardı. Bu yüzden uzun vadeli ve geniş çaplı bir çaba içine
girerek Müslümanların arasındaki ihtilafları körüklemeye koyuldular.
Onlar halk tabakalarının gaflet içinde olmalarından, siyasi ve kültürel
alanlardaki (Müslüman) yetkililerin zaaf ve kararsızlığından
yararlanarak bu iğrenç siyasetle İslam ülkelerine sulta kurma konusunda
ilerleme kaydettiler.
Geçen yüzyıl boyunca İslam ülkelerindeki kurtuluş hareketlerini
bastırabilmeleri, bu ülkelere sulta kurmada ilerleme kaydetmeleri, bu
bölgelerdeki despot ve gaddar yöneticileri destekleyerek doğal
kaynakları yağmalamaları, insani kaynakları yok ederek Müslüman
milletleri bilim ve teknoloji kafilesinden geride bırakmaları bu tefrika
ve ayrılıktan kaynaklanmıştır. Öyle bir ayrılık ki bazen düşmanlık,
çekişme ve kardeşine kıyma derecesine varmıştır.
Doruk noktası İran'da İslam cumhuriyetinin doğuşu olan İslami uyanışın
başlamasıyla Batı sömürgeci bloğu büyük bir tehlikeyle karşı karşıya
geldi. Doğu ve batı mektep ve ideolojilerinin yenilgiye uğraması böylece
sömürgecilerin mutluluğun tek yolu olarak göstermeğe çalıştıkları
değerlerin yenilgiye uğraması Müslüman kitleler arasında İslami uyanışı
daha da kökleştirmiş ve müstekbirlerin bu ilahi nuru ve ışığı söndürme
çabalarındaki sürekli yenilgileri, Müslüman milletlerin kalplerindeki
ümit fidanını yeşertmiştir.
Siyonist işgalden kurtulma prensibine bağlı bir hükümetin işbaşına
gelmiş olduğu Filistin'le, Filistin milletinin geçmişteki güçsüzlüğü ve
inziva halini ve garipliğini birbiriyle karşılaştırmak,
Hak uğruna canlarından geçmiş Lübnanlı Müslümanların; Amerika, Batı ve
münafıkların her türlü yardımlarını esirgemedikleri İsrail'in donanmış
ordusunu yenilgiye uğrattıkları Lübnan ile Siyonistlerin istedikleri
zaman hiçbir engelle karşılaşmadan istedikleri kadar ilerleyebildikleri
Lübnan ile mukayese etmek,
Amerikanın kibirli burnunu yere sürten ve gururla Irak'ın sahibi
olduklarını dile getiren ordu ve siyasetçileri siyasi, askeri ve
ekonomik sorunlar yığınına saplanıp kalmalarını sağlayan Irak milletinin
durumunu, Amerika'nın desteğine yaslanarak ölücü bir suskunluğu halka
hâkim kılan kan içici yöneticinin dönemindeki durumuyla karşılaştırmak,
Amerika ve Batı'nın bütün vaatlerinin yalan olduğunun ortaya çıktığı,
Batı cephesinin ortaklaşa gerçekleştirdiği askeri işgalin, söz konusu
ülke için yıkım, fakirlik ve halkın topluca kıyımı ve uyuşturucu madde
mafyasının gün geçtikçe güçlenmesinden başka bir sonuç sağlamadığı
Afganistan'ın durumunu dikkate almak ve İslami ülkelerdeki genç kesim ve
kuşağın İslami değerlere sarılarak Amerika ve Batı'ya karşı gün geçtikçe
daha bir artan nefretle yetişmeleri… İşte bu noktalara dikkat etmek
başta Amerika olmak üzere Batılı müstekbirlerin çöküş ve yenilgi halinde
olan siyasetlerini ve karşı karşıya bulunduğu bedbahtlık ve zavallılığı
iyice gözler önüne sermekte ve birliğe dayalı İslami kimliği
müjdelemektedir.
Bugün Amerika devleti, Batı kapitalizmi ve Siyonistlerin habis önderleri
İslami uyanış gerçeğini kavramış durumda ve bu gerçek karşısında silah
ve askeri gücün bir işe yaramayacağını itiraf ederek tüm güçlerini
siyasi oyunlar ve yöntemlerden yararlanma yolunda seferber etmişlerdir.
Bugün ister siyasi, kültürel ve dini seçkinler ve şahsiyetler isterse
halk kitleleri her zamankinden daha fazla uyanık olmalı ve düşmanın
hilelerini tanıyıp onlara karşı koymalıdırlar.
Kuşkusuz onların en etkin hilelerinden biri ihtilaf ateşini
alevlendirmektir. Onlar para ve çaba sarf ederek gecikmeden Müslümanları
kendi aralarındaki ihtilaflarla uğraştırmayı ve tekrar bir takım
gafletlerden, yanılgı ve bağnazlıklardan hareketle bizleri birbirimizin
canına düşürmeği planlıyorlar.
Bugün İslam dünyasındaki her bölücü hareket tarihi bir günahtır. İnatçı
bir tavırla Müslümanların büyük bir kesimini boş bahanelerle tekfir
edenler, batıl zanlara istinaden Müslüman fırkaların mukaddesatına
ihanet edenler, İslam ümmetinin izzetine vesile olan canlarından hak
yolunda geçen Lübnanlı gençleri sırtından hançerleyenler, Amerika ve
Siyonistlere hoş görünmek için Şii bir hilalden söz edenler, Iraktaki
Müslüman halka hizmet eden hükümeti yenilgiye uğratmak için güvensizliği
ve kardeş kıyımını yayanlar ve Filistin milleti tarafından seçilen ve
sevilen HAMAS hükümetini her yandan baskı altına alanlar, bilseler de
bilmeseler de İslam tarihinin ve gelecek kuşakların nefretle anacakları
ve gaddar düşmanın uşakları olarak tanımlayacakları suçlular ve
canilerdirler.
|
Dünyanın hangi yöresinde olursa olsun Müslümanlar şu gerçeği
bilmelidirler: Artık İslam'ın tahkir edilme ve gerileme dönemi sona
ermiş ve yeni bir dönem başlamıştır. Müslümanların sürekli olarak
Batı'nın kültürel ve siyasi pençesinde tutsak kalmaya, düşüncede,
pratikte, ferdi ve toplumsal tutum ve davranışta onları taklit etmeye
mahkum oldukları düşüncesi bizzat Batılıların kendi eliyle ve onların
azgınlık, gurur ve aşırılıkları sonucu Müslüman kitlelerin beyninden
silinmiştir.
Batı; özellikle Amerika’nın egemenliği döneminde işlediği açık
zulümleri, mantık dışı tutumları ve hadsiz hesapsız azgınlık ve gururu
sonucu İslam dünyasında nefret edilen bir olguya dönüşmüştür. Onların
Filistin halkına karşı tutumları ve diğer yandan kan içici vahşi
Siyonist rejime karşı tavırları, Siyonist rejimin nükleer silaha sahip
olduğunu itiraf etmesine karşı tavırlarıyla İran'ın nükleer enerjiden
sivil amaçlı yararlanmasına karşı tavırları, Lübnan'a askeri saldırıyı
desteklemeleri ve saldırgana silah ve siyasi destek sağlamaları ve diğer
yandan Lübnanlı fedakâr genç mücahit ve direnişçilere karşı düşmanca
tavırları, Arap ülkelerinden sürekli haraç alırken sürekli Siyonist
rejime haraç vermeleri, İslam'ın mukaddesatına ihanet edenleri
savunurken, Batının Papa gibi yüksek makamlarının bu yüce dine açıkça
ihanet ve hakaret etmeleri diğer yandan da holocast ve Siyonizm gerçeği
hakkında araştırma yapmayı, hatta soru işareti oluşturmayı bile suç
saymaları, demokrasi adına Irak'ta ve Afganistan'a askeri saldırı, kıyım
ve tahribat yapmaları ve buna karşılık Filistin'in, Irak'ın, Latin
Amerika’nın, Amerika ve Siyonistlerin piyonlarının işbaşına gelmedikleri
her yerde halk tarafından seçilmiş ve halkın yanında yer alan
hükümetlere karşı komplo düzenlemeleri ve terörizmle mücadele
yaygarasını koparıp diğer yandan Irak'taki azgın teröristlerle gizli
görüşmeler düzenlemeleri ve onlara yardım etmeleri ve bunlara benzer
tutumları, işte bu gibi mantık dışı ve düşmanca tutum ve tavırları
Müslüman halkların bütün gerçekleri görmelerinin sağlamış ve İslami
uyanışa yardımcı olmuştur. Bugün isteseler de istemeseler de İslam
dünyasında derin kökleri olan bir hareket başlamıştır. İşte bu hareket
kendine uygun bir zamanda İslam ümmetinin yeniden istiklal, izzet ve
onurlu bir hayata kavuşmasına yol açacaktır.
Bu dönem, belirleyici ve tarihi bir dönemdir. Seçkinler, ulema ve
aydınların omuzlarında ağır bir yükümlülük bulunmaktadır, her türlü
zaaf, gevşeklik ve art niyetli davranışları (İslam adına) bir faciaya
yol açabilir. Din âlimleri mezhep adına yapılan bölücü çabalar
karşısında susmamalıdırlar, aydınlar gençliğe ümit ruhunu aşılamakta
kendilerine düşeni yapmaktan geri durmasınlar, siyasetçiler ve
yöneticiler kendi halklarını sahnede tutsunlar ve onlara güvensinler.
Müslüman devletler kendi aralarındaki dayanışmayı güçlendirsinler ve bu
gerçek güçten emperyalist sultacıların tehdidi karşısında
yararlansınlar.
Bugün Amerika ve İngiltere'nin istihbarat teşkilatları, Irak'ta,
Lübnan'da, Kuzey Afrika ülkelerinde ve güçleri dahilinde olan her yerde
tüm güçleriyle ihtilaf ve tefrika virüsünü yaymaktadır. Hac toplantısı
bizde bu tehlikeli hastalığa karşı bağışıklık meydana getirmelidir. Bu
ilahi toplantı, "Allah’a ve peygamberine itaat edin ve (birbirinizle)
çekişmeyin, yoksa zayıf düşersiniz ve gücünüz kaybolup gider. Sabredin
(direnin), kuşkusuz Allah sabredenlerle beraberdir" (Enfal: 46) buyuran
ayeti sürekli bizim gözlerimizin önüne dikmelidir.
Bugün müşriklerden beraat etmek, onlardan uzak olduğunu bildirmek bütün
Müslüman milletlerin fıtratından ve kalbinden duyulan bir nidadır ve hac
dönemi bütün milletler tarafından bu nidanın yüksek sesle yankılanacağı
tek noktadır.
İşte bu fırsatı iyi değerlendirin, İslam ümmetine ve vaat edilen
Mehdi'ye (Allah'ın selamı ona olsun ve onun zuhurunu yakın eylesin) dua
ederek kendinizi bu denizde yıkayın.
Allah'tan hepiniz için muvaffakiyet, saadet ve haccınızın kabul
edilmesini diliyorum.
Seyyid Ali Hamanei
3. Zilhicce. 1427
Kaynak:
http://www.irib.ir/
Geri dön
NEVRUZ
münasebetİyle Rehber'İn halka konuşmasI
24.03.2005
Eger
halkımız için kötü bir durum ortaya
çıkacak olsa, bu kul her kesten önce savaş elbisesi giyecek ve fedakârlığa
hazır olacağım."
Gadİr hum BayramI münasebetİyle Rehber'İn halka konuşmasI
02.02.2005
Allah' ın büyük bayramı ve İslam tarihinin
çok önemli ve dönüm noktalarından biri olan kutlu Gadir Hum bayramını
tebrik arz ediyorum. Gadir Hum konusu ve Müminler Emiri Ali’nin (a.s),
yüce İslam Peygamberi (s.a.a.) tarafından İslam ümmetinin idarecisi ve
velisi olarak tayin edilmesi, çok büyük ve çok da anlamlı bir olaydır;
hakikatte bu, yüce Peygamberimizin (s.a.a) toplumun idaresinde müdahil
oluşudur.
|
|
|